8 Ocak 2008 Salı









Köpekler doğdukları andan itibaren insanlara karşı sevgi duyarlar.Bu şekilde dünyaya gelen tek hayvan türü köpektir.Bu nedenle siz köpeklere yakınlık göstermeseniz de onlar sizi çoktan benimsemiştir. Yeni aldığınız köpeğiniz sahibi olduğunuzu hisettiği andan itibaren kokunuzu benimsemiştir. Bulunduğu mekanlarda özellikle sizin eşyalarınızın üzerine uyumayı tercih eder. Sizin kokunuz onu rahatlatır. Annesinden yeni ayrılmış olan kopek sahibini en yakın dostu olarak görmektedir. Köpeklere davranışlarını kontrol edebilmeleri için yardım ettiğiniz taktirde sizin sadık dostunuz olmamaları için hiç bir neden kalmayacaktır.Köpek pedagojisi artık bu aşamada size yardımcı olmaya başlıyor. Pedagoji uzmanları köpeklerin gelişim sürecini takip altına alarak köpeklerin yönlendirmeye çalışırlar.Köpeğinizin kendi kontrolünü sağlayabilmesi adına eğitilmesini istiyorsanız eğiticinin ciddi bir eğitim almış olmasına dikkat etmelisiniz. Eğiticiler her kopek ırkına ve cinsiyetine göre farklı bir eğitim yöntemi seçerler. Ayrıca verdikleri eğitimde köpeğin sahibinin kişiliği de rol oynamaktadır.Köpekler 2- 3 günlük oldukları günden yaşamlarını devam ettirdikleri güne kadar öğrenmek için hazırdırlar. Uzmanlar ise köpeklerin 6 ve 8. haftalarında eğitilmeye başlanmalarının daha iyi olacağı düşüncesindedirler. Çünkü araştırmalar köpeklerin 6 ve 8. haftaları arasında oldunlaşma dönemine girdikleri ortaya çıkmıştır.

Fiziksel olarak gelişen köpeğe yeterli ilgi gösterildiğinde zekası da o derece gelişecektir. Henüz yavru olan bu köpeklere ciddi anlamda bir eğitim verilemz. Bu dönemde verilen eğitimin amacı gelecekte alacağı eğitime hazırlanmasıdır. Sürekli kapalı mekanlarda kalan ve dış çevreyle yakın ilişkilere giremeyen köpekler ise eğitim almış köpeklerle kıyaslanamazlar.

Evde yapılan eğitimlerde köpeklere sürekli söylenilen komutlara uyması gerektiğini öğretmeye çalışmak asıl yapılması istenilen değildir. İstenilen köpeğin insanların yaşayış biçimine alıştırmak ve öğrenme sınırını aşmasını sağlamaktır. Bu dönemde verilen eğitim köpeğin gelecekte karşısına çıkacak zor eğitimlerin üstesinden gelmesini sağlayacaktır. Köpeğinizin size göstermiş olduğu yakınlığın, sizde ona aynı yakınlığı göstererek davranışlarınızla karşılık verin.
Memnun kaldığınız durumlarda ise köpeğinizi ödüllendirmeniz oldukça faydalı olacaktır.
Köpeğinizi cezalandırmanız da onu ödüllendirmeniz kadar önem kazanmaktadır.
Gerektiği yerlerde onun hata yapmasına izin vermeli ve onu cezalandırmalısınız.
Köpeğinizi ödüllendirirken ya da cezalandırırken bunu hakettiğine emin olun. Bu şekilde köpeğiniz hani durumlarda ödül ya da ceza alacağını bilecektir.

Köpeğinizi sürekli cezalarla eğitmeyin. Ceza alacak davranışlar sergilediğinde, onu ödül alacağı davranışları sergilemesine yönlendirin. Böylelikle köpeğiniz motive olacaktır.

Köpeğinizi cezalandırırken ona asla vurmayın.Vurarak onu cezalandırmanız köpeğin şiddeti örnek almasına neden olabilir.
Onu cezalandıracağınız zaman bunu onu azarlayarak yapmanız daha olumlu sonuçlar almanızı sağlayacaktır.
Köpeğinizin yapamayacağını düşündüğünüz konularda onu zorlamayın. Köpeğiniz bahçaedeki kediyi kovaladığında muhtemelen sizin sözünüzü dinlemeyecektir. Henüz yavru olan köpeğiniz bu gibi durumlarda komutlara uymayı ancak zamanla öğrenecektir.
Köpeğiniz dışarıda tuvaletini yapmasını sağlamak için iyi bir gözlemci olmalısınız. Onu dışarıya çıkardığınızda nerelere tuvaletini yaptığına dikkat edin, köpeğinizin tuvaleti geldiğinde davranışlarına dikkatle izleyin. Evde bulunduğunuz zamanlarda köpeğinizin aynı davranışları sergilediğini gördüğünüzde onu hemen dışarı çıkarın ve daha once tuvaletini yaptığı yerlere götürün. Köpeğinizi tuvaleti için dışarı çıkarırken, ona her defasında aynı komutu kullanın. Böylece köpeğiniz zamanla bu komutu her duyduğunda ne yapması gerektiğini bilecektir.
Köpek sahiplerinin bir çoğu onların hoşlarına giden her şeyi çiğnemelerinden şikayetçidir. Siz bu durum aengel olmak için yavru köpeğinize çiğnemesi için bir takım oyuncaklar temin edin. Oyuncağını tanıması onun evde bulunan diğer eşyaları çiğnemesini önleyecektir. Özel eşyalarınızdan birini çiğnemeye başladığını gördüğünüzde ise ona Hayır diyerek oyuncaklarını verin. Yavrunuzun, özel eşyalarınızı hiç bir şekilde dişlerinin arasına almasını istemiyorsanız onların köpeğiniziin hoşlanmayacağı şekilde kokmasını sağlayabilirsiniz. Bu şekilde köpeğiniz o eşyalara yanaşmayacaktır.
Köpeklerin çoğu insanların üzerine hoplamayı severler. Fakat siz köpeğinizin bu şekilde davranmasını istemiyorsanız onu oturmaya alıştırmalısınız. Köpeğinizin yemek vakti geldiğinde avucunuza aldığınız mamayı o oturur duruma geçtikten sonra verin. Köpeğinizi insanları otururken karşılaması için alıştırmalar yapın. Köpeğinizin davranışlarını ödüllendirmeyi unutmayın.



Köpeklerin Evcilleşmesi


Hayvanların kendi doğasından oldukça farklı şeklide ve insanın arzu ettiği boyutlarda, yeni bir davranış yapısı kazanması olarak tarif edebileceğimiz evcilleşmede binlerce yıl süren bir seleksiyon söz konusu olmuştur.

Son araştırmalara göre köpek, insanın en eski ev hayvanıdır. Köpekler, ilk olarak, Avrupa ve Yakın Doğu'da, daha sonra Amerika'da evcilleştirilmiştir. Bonn yakınlarındaki Oberkassel kasabasında bulunan bir köpeğin çene kemiği üzerinde yapılan incelemelerle, ilk evcil köpeğin ortalama 14.000 sene evvel yaşadığı anlaşılmıştır. Böylece insanın en eski ev hayvanının köpek olduğu ortaya konmuştur. Bazı kaynaklara göre kurtların evcilleşmeye başlaması İsrail'de M.Ö. 12.000 - 10.000, Anadolu'da ise 7000 yılarına uzanmaktadır.

Evcilleştirme büyük ihtimalle farklı zaman ve mekanlarda gerçekleşmiştir. Böylece farklı köpek ırkları oluşmuş ve bunlar arasında, insanın işine en çok yarayan köpekler tutulup, diğerleri üretim dışı bırakılmıştır. Kurttan köpeğe geçiş, yine evcilleşmenin ve insanlarla birlikte yaşamanın sonucu olarak ortaya çıkan ve binlerce yıldır süregelen bir olaydır. Bu zaman içinde hayvanlar psikogenetik ve hatta anatomik olarak da değişikliklere uğramışlardır. Kurda ait davranışların, köpekte % 50 oranında değiştiği iddia edilmektedir.

Geriye kalan % 50 oranındaki ortak davranış biçimleri, çok uzun zamandan beri kurtlardan çok uzak yaşamasına rağmen mevcuttur. Yani köpek, halen kurtlara ait içgüdüler taşımaktadır. Bu içgüdüler, köpeğin avlanması, kilometrelerce gezmesi, alan koruması, gıdasını seçmesi ve çiftleşmesi için programlanmıştır. Bu içgüdüleri tatmin etme imkanı bulamayan köpeğin, bize belli etmese de stres içinde olması kaçınılmazdır.

Evcilleşmenin temelinde, içgüdüleri kontrol edebilme yeteneği vardır. Bir canlı (insan dahil) içgüdülerini ne denli kontrol edebiliyorsa, o kadar evcildir. Beynin prefrontal (ön alın) bölgesi bu yetenekten sorumludur ve bu bölge bakımından en gelişmiş canlı, insandır. Köpekte de insan kadar olmasa da, bu bölge oldukça gelişmiştir. Kediyle kıyaslanacak olursa, bu gelişim, köpekte daha fazladır. Maymunda ise, bu bölge köpeğinkinden daha büyüktür, ancak büyüklük tek başına yetmemekte, bu alanın kullanılma oranı da önem taşımaktadır. Bu alan kullanıldıkça sinir hücreleri arasında bağlantılar gelişmekte ve kontrol yeteneği artmaktadır. Bu bakımdan köpeklerin, içgüdülerine daha hakim hayvanlar olduğu söylenebilir. Zaten maymunun evcil olmadığın herkes bilir. Kavram kargaşası olmasın diye açıklamakta yarar var; maymun gibi, insanla anlaşan her hayvan evcil değildir, bunlar ehlileştirilmiş olan, yabani hayvanlardır. Evcilleştirme ile ehlileştirme farklı kavramlardır. Evcil bir hayvanın doğan yavruları da evcildir, oysa ehli olan yabani bir hayvanın yavrusu da yabani doğar ve bizimle anlaşabilmesi için ehlileştirilmesi gerekir.

Köpeklerde Saldırganlık
Liderlik mücadelesinde veya sokak karşılaşmalarında sosyal üstünlük taslamak, kolaylıkla saldırı tehditlerinin meydana gelmesini sağlar. Tehdit davranışı sadece saldırı için değil, ikaz ve savunma amacıyla da yapılmaktadır. Tabii ki bu davranışlar bakımından, köpekler arasında az yada çok farklılıklar olmaktadır.

Eğer bir köpek, yabancı bir köpeği veya insanı düşman olarak algılıyorsa, tüm dikkatini bu canlı üzerinde toplar. Özellikle, ense ve boyun bölgesindeki kılların dikleşmesi ve gerilmiş eklemler, vücudu büyük gösterip, köpeğin saldırıya geçeceğini belirtir. Kuyruk, yukarıda belirtildiği gibi ırka göre az veya çok şekilde sırta doğru kıvrılır ve kaldırılır veya yere paralel düz tutulur. Kafa ise az miktarda öne doğru eğilir, böylece köpek tüm vücudunu sırtıyla düz bir hizada tutmuş olur. Bu arada, enerji harcamamak için kuyruk sallanmayabilir. Bazen de kökten çevrilip daire çizilir. Bu hareket köpeğin hızını artırıp dengeyi sağlar, bu arada kuyruk ucundaki duyarga görevi yapan kıllar, muhtemelen çevredeki sinyalleri algılar.
Kendine güvenen bir kurt, tehditkar bir bakışın yanına diğer yüz mimiklerini de katar. Çatılmış alın bölgesinin altından bakan gözler, böyle bir durumda daha da aşağı noktana bakar. Dudakların güçlü bir şekilde geri çekilmesiyle, tehditkar dişler ortaya çıkar, boyun derisi son derece gerilir. Kulaklar, hafif eğik olarak önde tutulur ve son olarak, gerçek bir tehdit etme unsuru olan ağız da açılır. Bunlar, kurdun olduğu gibi, köpeğin de, ısırmaya başlayacağını gösteren mimiklerdir. Prensipte tehdit,saldırı hareketinin şekillenmesi için oluşur, ancak bu sırada köpeğin gerçekten saldırıya geçmesi gerekmez. Tam bir saldırı tehdidinde, bakışlar tam olarak rakibinin gözlerinin içine yöneltilmiş vaziyette, dudaklar üste ve alta çekilerek öndeki dişler ortaya çıkartılmış, ağız açısı kısaltılmış ve yuvarlaklaştırılmıştır. Hayvan tetikte olup, en ufak bir tehlike anında, dudak araları daha da büyümekte, ağız ve dişler iyice ortaya çıkmaktadır. Ancak, saldırganlık durumunda dudakların aldığı bu pozisyon, çok az köpek ırkında dikkat çekici olmaktadır. Kurtta, ağız açısının yuvarlak şekle sokulması belirgin biçimde gözlenir. Birçok evcil köpekte ise bu önemli sinyal, uzun tüyler nedeniyle fark edilmez. Köpeklerde düşman karşısında ortaya çıkan mimiklere, kulakların arkaya (kulak kökleri dahil) çekilmesini de ekleyebiliriz.

Kurtlarda, tüm tehditkar davranışlar kesinlikle kurallara uygundur. Tehdit ya kavgayla ya da rakiplerden birinin teslimiyet göstermesi veya ortamdan uzaklaşmasıyla, yani uzlaşmayla sonuçlanır. Evcil köpeklerde, bu kurallar zaman zaman ihlal edilmektedir. Bu durum ya kalıtsal faktörlerden, ya köpeğin psikolojisindeki olumsuzluklardan ya da deneyimsizlikten kaynaklanmaktadır.

Tehdit eden köpek kafasını kaldırıp, bakışlarını karartır, kuyruk bayrak gibi havaya kalkar ve bacak kasları gerilir. Kasılmış bacakları sayesinde, yerden mümkün olduğunca yukarıda durur ve bedenini adeta büyütür. Bunun yanında, boyun ve sırt tüylerini kabalaştırıp, kaldırır. Bu tür davranış birçok memeli hayvanda görülebilir. Hepsinin ortak bir amacı vardır. Kendini olduğundan iri göstermek.

Savunmada olan köpekler tehdit davranışları sergileyebildiği gibi, ısırma davranışında da bulunabilir, bu ısırıklar ya düşmana karşı olur ya da boşa gider. Çoğunlukla, tehdit davranışı gösteren iki köpekten, savunma anındaki ısırmanın çok daha tesirli olduğu bilinir. Korkmuş köpekler, üzerlerine gelecek objelere saldırırlar, örneğin; tesadüfen oradan geçen bir insana saldırabilir. Savunma ifadesi gösterdikten sonra düşmanıyla kavgaya girebilir, kaçabilir veya alçak gönüllülük göstererek sinebilir.

Köpek Besleme ve beslemedeki hatalar.

1.Ev yemekleri artıkları verilmesi: İnsan ve köpek sindirim sistemi ,sindirim karakteri ,barsakların uzunluğu gibi bir çok açıdan farklılık gösterir.Bu sebeplerden insan beslenmesinde kullanılan gıdalar köpek ve kediler için uygun olmayıp,bazıları tehlikelidir.Örneğin patlıcan nikotin içerir,çok kullanılan havuç ise ağır lifli yapısı ile emilimi olmayıp,sindirim sistemini aşırı yorar,ekmek ise mayalı yapısı ile mide de gastrit ,bulantı,aşırı gaz ve sonunda kusmalara yol açabilir.
Kuşlara kuş yemi,balıklara balık yemi yediriyoruz.Köpeklere neden ev artıkları veriyoruz?Neden onları tehlikeli sonuçlara (Mide-barsak hastalıkları,karaciğer ve böbrek dejenerasyonları,iskelet sisteminde bozukluklara bağlı yürüme hataları,aşırı ve durdurulamayan tüy dökülmeleri,huysuzluk,saldırganlık ve bir çok daha başka sağlık problemleri.)götürecek bu gıdaları kullanıyoruz?Bu soru ciddi biçimde sorulmalıdır

2.Her türlü kemik verilmesi!(Çok tehlikeli):Günümüzde kemiğin çok masum bir yiyecek olmadığı bilinmektedir.Yapılan araştırmalar kemiğin ani barsak yırtılmaları sonucu köpek ve kedileri ölüme götürebildiğini kanıtlamıştır.Zaten besleyici özelliği olmayan kemik barsaklarda hiç bir şekilde sindirilememekte ve tüm sindirim sisteminden olduğu gibi geçerken çeşitli sıyrık,yırtıklara yol açabilmektedir.Bunun sonucu iç kanama ve ölümdür.Meslek hayatım boyunca bu tarzda bir çok olaya şahit olduğumu da belirtmeliyim.

3.Sakatat (Akciğer,işkembe vs) verilmesi:İnsanlarda hasatalık oluşturan mikrop ve parazitlerin bir kısmı hayvanlardan bulaşır.Bunlar büyükbaş hayvanların iç organlarında yaşar ve bunları yiyen köpekler aracılığı ile insanlara bulaşır.İşte akciğer ile verem başta olmak üzere Kist Hyadatit,parazit yumurtaları köpek ve kedilere onlardan da insanlara bulaşır.Hiç bir besleyici özelliği bulunmayan akciğerin(Beyaz ciğer)köpek ve kedilere verilmesi toplum sağlığı açısından son derece tehlikelidir.Dünyada hayvan artıklarının köpek ve kedilere yedirilmesi yasaklanmıştır.


Aşılama

Kediniz veya köpeğiniz açısından hayati önem taşıyan aşılar, onları ölümcül viral hastalıklara karşı korur. Aşı yapılması, kedi veya köpeğinizin vücudun bağışıklık sistemini uyararak,hastalığa karşı özel antikorlar üretilmesini ve ilerdeki dönemlerde hastalığı yapan etkenle karşılaşıldığında antikorlar sayesinde hastalanmamasını sağlar. Akılda tutulması gereken en önemli nokta, bu hastalıklara karşı özel tedavilerin bulunmayışıdır. Viral hastalıklara karşı en güvenli ve ucuz yöntem aşılamadır.

AŞILAMA NİYE ÖNEMLİ:Kediniz veya köpeğiniz açısından hayati önem taşıyan aşılar,onları ölümcül viral hastalıklara karşı korur. Aşı yapılması, kedi veya köpeğinizin vücudun bağışıklık sistemini uyararak,hastalığa karşı özel antikorlar üretilmesini ve ilerdeki dönemlerde hastalığı yapan etkenle karşılaşıldığında antikorlar sayesinde hastalanmamasını sağlar.Akılda tutulması gereken en önemli nokta, bu hastalıklara
karşı özel tedavilerin bulunmayışıdır. Viral hastalıklara karşı en güvenli ve ucuz yöntem aşılamadır.

PEKİ NE ZAMAN?Kedinizi yada köpeğinizin annesi aşılı ise altmışıncı günden itibaren aşılara başlanabilir. Eğer anne aşısızsa, yada bilinmiyorsa kırk beşinci günden itibaren aşılara başlanmalıdır.

HENÜZ HİÇ AŞISI YOK...Eğer hiç aşısı yoksa veya aşı zamanı geçmişse başka hayvanlarla temas etmesine izin vermeyin. Özellikle toplu olarak bulundukları yerlerin tehlike yaratabileceğini unutmayın. Hayvanların gezintiye çıktıkları parklar ve yollar da aşısızlar tehlikeli bölgelerdir. Bu tür yerlere götürmeseniz dahi sizin hastalığı ayakkabı veya diğer bir şekilde eve getirebileceğinizi unutmayın.

TEKRAR AŞILAMA NEDİR?Tekrar aşıların veya rapel (booster) aşıların önemi büyüktür. İyi ama nedir bu tekrar? Ne işe yarıyor. İlk defa aşılanan yavru hayvanların bağışıklık sistemi daha önce karşılaşmadığı etkenlerle karşılaşmış ve hızla çalışmaya başlamıştır. Ancak bu tam korunmayı sağlayacak bağışıklığı oluşturmaya yetmez. En geç üç hafta içinde yapılacak olan tekrar aşı ile tam bağışıklık sağlanacaktır.Bu tarihten 1 yıl sonraya kadar tam olan korumayı devam etmek için her yıl aşıların bir defa tekrar edilmesi gerekmektedir.

Köpekler İçin Aşılama Tablosu

KÖPEK AŞI TABLOSU
İlk aşı 45-60. gün Canin parvo virus(kanlı ishal)aşısı
14-21 gün sonra Parvo,distemper,leptospira,adeno virüs aşısı(karma aşı)
7 gün sonra Bordotella Broncoseptica+parainfluenza virus aşısı
7 gün sonra Parvo,distemper,leptospira,adeno virus aşısı(karma aşı) Tekrarı bir yıl sonra
7 gün sonra Bordotella Broncoseptica+parainfluenza virus aşısı Tekrarı bir yıl sonra
7 gün sonra Kuduz(rabies) Tekrarı bir yıl sonra
__________________






VİRAL HASTALIKLAR

Gençlik Hastalığı:
Köpeklerin gençlik hastalığı bulaşıcı viral bir hastalıktır.Kolostrum (anneden ilk emzirme sırasında alınan süt,ağız sütü,yüksek miktarda antikor içerir.)almış yavrularda.materyal(anneden alınan) antikorlar yavruyu % 12 hafta korur.Kolostrum almamış olanlarda ise bu süre 1-4 haftadır.Bu nedenle hastalık genellikle 3-12 aylık köpeklerde yaygındır.Fakat daha yaşlı köpeklerde de rastlanabilmektedir.Yüksek ateş (40-41C) ile başlayan hastalık,iştahsızlık,depresyon,burun ve göz akıntıları,kusma ve ishal ile devam eder.Hastalığa yakalanan köpeklerin büyük kısmı (%60-80) ölür.Hastalığın en çok görülen tipi solunum tipi olmak üzere sindirim sistemi ile ilgili ve sinirsel belirtilerin gözlendiği hastalık formları daha sık görülür.Hastalığın sinirsel formunda sara tipi nöbetler,tikler ve felçler gözlenir.Distemper virüsü T ve B hücreleri ile makrofajları etkiler.Köpek iyileşse bile virüsün bağışıklık sisteminde yaptığı bozukluk kalıcı olur.Distemper virüsünün hastalık yapma yeteneği köpek makrofajları üzerindeki bu replikasyon yeteneğinden ileri gelmektedir.

Kanlı İshal:

Kanlı ishale neden olan parvovirüsler nispeten yeni virüslerdendir ve kedilerin gençlik hastalığı virüsleri ile yakınlıkları vardır.İlk olarak 1978 yılında ortaya çıkan ve yüzbinlerce köpeğin ölümüne neden olan bu hastalık köpeklerin afeti olarak tanımlanmaktadır.İlk olarak Kuzey Amerika'da tanımlanan hastalık bundan sonra Avustralya,Yeni Zelanda,Asya,Merkez Amerika ve Güney Afrika'da görülmüştür.1983'lü yıllarda itibaren 50'yi aşkın ülkede gözlendiği bildirilmiştir.Hastalık her yaştaki köpekte gastrointestinal belirtilere,yavru köpeklerde kalp kasının iltihabına(miyokarditis) neden olur.Özellikle yavru köpekler için tehlikeli olan parvoviral enteritise,3 yaşın altındaki köpeklerde rastlanmaktadır.Yeni Zelanda'da yapılan bir araştırmaya göre 0-7 haftalık köpeklerde hastalığın insidansı %63, 8-12 haftalık köpeklerde %29, 3-6 aylık köpeklerde %23, 6-12 aylık köpeklerde %14, 1-2 yaşındakilerde ise %9, bir yaşından sonra da %11 olarak tespit edilmiştir.Bu virüs özellikle hızlı olarak bölünen hücreleri hedef alır.Bu hücrelerde organizmada bağırsakta bulunan ve alınan besinlerin değerlendirilmesi ile ilgili olan hücrelerdir. Parvoviral hastalığın ilk belirtisi şiddetli kusmadır.Kusmuk gri-beyaz renkte ve suludur.Kusmayı sulu,kötü kokulu,sarıdan kahverengiye kadar değişen renkte ishal izler.İshal halinde çıkarılan dışkıda taze ya da pıhtılaşmış halde kan bulunur.Ateş 41.C kadar yükselir.Kusma ve ishal nedeni ile oluşan sıvı kayıpları sonucu çoğu yavru köpekler ilk 24 saat içerisinde ölür.Kalbin etkilendiği durumlarda ise çoğu zaman yavru köpekler ölü bulunurlar.Bu hastalıkta ölüm oranı %50'nin üzerindedir. Parvovirüslerin bağışıklık sistemini baskıladıkları bilinmektedir.Ancak bunun mekanizması ve lenfosit fonksiyonlarını nasıl etkiledikleri henüz açıklığa kavuşmamıştır.Virüslerin bağışıklık sistemini nasıl baskıladıklarıyla ilgili 4 ana mekanizma vardır.Bu mekanizmalar sayesinde virüsler,vücudun bağışıklık sisteminin zayıf taraflarını araştırarak kendi varlıklarını garantiye alırlar.

Virüsler:

1)T ve B hücrelerinin fonksiyonlarını bozar veya onları yok ederler.

2)Bağışıklık sisteminin düzeninde dengesizliğe yol açarak,baskılayıcı T hücrelerinin aşırı aktif hale gelmesine neden olurlar.

3)Makrofajlar bu virüsleri yutarken,makrofajlara zarar verebilir vemakrofajları enfekte edebilirler.

4)Hedef hücrelerin genetik kodlarını çalabilirler.

Virüsler özellikle belirli bir hücreyi etkileyen kimyasal habercilerin reseptörlerine kendi genetom proteinlerini yerleştirirler.Bu şekilde virüs, habercinin gönderdiği komutları bozar veya ortadan kaldırır.Modifiye canlı parvovirüs aşıları,köpeklerde 2-5 haftalık bir süre için bağışıklık sistemini baskılayıcı etki gösterir.

Bulaşıcı Karaciğer Hastalığı : (Infectıous Canine Hepatitis, CAV-1)

Bu hastalığın etkeni adenovirüslerdir (CAV-1) ve bulaşma hasta köpeklerin idrarı ile olur.Hastalığın en şiddetli formları yavru köpeklerde görülmektedir.Aşılı anneden doğan yavru köpekleri kolostrum 5-7 haftaya kadar koruyabilir.Bulaşıcı karaciğer hastalığının 13 yaşındaki köpeklerde bile ölüme yol açtığı bilinmektedir.Adenovirüsler tüm dokuları enfekte edebilme yeteneğindedir.Fakat daha çok karaciğer hücreleri ile ilgilidirler ve bu organda şiddetli yangıya neden olur.Hastalığın ilerleyen dönemlerinde gözlerde kornoval opasite (kornoal bulanıklık) şekillenir.Mavi göz olarak da adlandırılan bu bozukluğun nedeni gözlerin pigmentli tabakasının yangısıdır ve aşılamayı takibende gözlemlenir.

Adenovirüs Tip-2 Enfeksiyonu : (Canine Adenovirüs Type-2 CAV-2) Bu virüs daha çok solunum sisteminde hastalık yapmaktadır."Trache obronşitis veya Kennel Cough" olarak adlandırılan köpek öksürüğü hastalığının etkenlerinden biridir.Özellikle kalabalık ortamlarda barınan köpekler arasında yaygındır.CAV-2 aşısı aynı zamanda CAV-1 aşı virüsü nedeniyle oluşabilecek korneal reaksiyonları da önler.

Köpek Nezlesi :
Bu viral enfeksiyon solunum sisteminde orta dereceli bir yangıya neden olur.Ancak CAV-2 virüsü ve Bordetalla bronchiseptica bakterisi ile kombine halde çok şiddetli ve ölümcül enfeksiyonlara neden olurlar.

Koronavirüs İshali :
Koronaviaral enfeksiyon genellikle subklinik olarak seyreder.Klinik belirtileri ateşle ve hafif bir inestial akıntı ile başlar,sonraları kusma ve ishal gözlenir.Koronaviral hastalık tek başına şiddetli enfeksiyonlara neden olmamakla birlikte,özellikle parvoviral enfeksiyonlarla birleştiği zaman,hem klinik belirtilerin şiddeti hem de ölüm oranında artış görülür.

Kuduz

Kuduz sıcak kanlı hayvanların merkezi sinir sistemini etkileyen viral bir hastalıktır.Bu eski ve korkunç hastalığın etkeni olan Rhabdovirüsler beyinde yangı(iltihap) meydana getirirler.Bu virüs enfekte hayvanların salyası ile taşınır.İnkubasyon periyodu(Etkeni aldıktan hastalığın başlamasına kadar geçen zaman periyodu.) 10 gün ile birkaç ay arasında değişir.Kuduz ölümcül bir hastalıktır.Klinik belirtiler ortaya çıktıktan sonra tedavinin faydası yoktur.Birçok vahşi hayvan(ratlar,racoonlar,yarasalar,tilkiler) kuduzun rezarvuarı durumundadır.Aristotlr "Hayvanın Tarihçesi" adlı kitabında kuduzu köpek Deliliği" şeklinde tanımlamıştır.Kuduzdan korunma için modifiye canlı ve ölü aşılar bulunmaktadır.Son yıllarda ölü aşıların daha etkili bulunması,modifiye canlı aşıların vazgeçilmelerine neden olmuştur.

BAKTERİYEL HASTALIKLAR

Bordetelloz:

Bu hastalığın etkeni olan Bordetella bronchiseptica bakterisi Adenovirüs Tip-2 ve Parainfluenza ile birleşerek Köpek Öksürüğü diye adlandırılan hastalığı meydana getirir.Köpek bordetellozisi şiddetli öksürüğe neden olur.Aşı özellikle intranazal (burun içi) olarak uygulandığı zaman çok etkili koruma sağlar.Toplam 13 antijenlik tip bu hastalığa neden olabilmektedir.Fakat sadece 3 tanesine karşı aşı geliştirilmiştir.Ancak bu üçü %90 nın üzerindeki vakadan sorumlu olan antijenlerdir.

Leptospiroz:

Klinik tablosu oldukça değişik olan bu enfeksşyonda ateş ile başlayan hastalık tablosu böbrek yetmezliği ile sonuçlanır.Böbrek fonksiyonlarının bozulması üremiye neden olur.Başlıca belirtileri halsizlik,uyuşukluk,deprosyon,iştahsızlık,ishal,ku sma,ağız ve göz mukozalarının yangısı,anormal sinirsel belirtiler ve ölüme neden olan kan pıhtılaşması bozukluklarıdır.Bulaşma enfekte köpek ve ratların idrarları ile olur.Bu hastalığın en önemli özelliği insanlara da bulaşabilmesidir.

Aşısı olmayan Köpek Hastalıkları

Herpesvirüs :

Bu viral enfeksiyon özellikle yavru köpekler için öldürücü bir hastalıktır.Süt emme çağındaki yavru köpeklerde hafif derecede solunum yolu enfeksiyonuna neden olur.Kalıcı enfeksiyonlar olgun dişilerde meydana gelebilir.Herpesvirüsler sinir hücrelerine yerleşerek bağışıklık sisteminden korunabilme yeteneğindedirler.Brusellosizin aksine,herpesvirüsle enfekte olan gebeler doğum yaparlar.Ancak matarnal antikor geçişini sağlayamazlar.Bu annelerden doğan yavrular herpesvirüslere karşı duyarlıdırlar.

Bruselloz:

Bu bakteriye hastalığın ne aşısı nede tedavisi vardır.Hasta köpekler devamlı taşıyıcı durumundadırlar.spontan yavru atmalar brusellosizin ilk göstergesidir.Bulaşma oral ve mukoz membranlar yoluyla olmaktadır.erkek köpekler enfeksiyonu çiftleşme yoluyla enfekte dişi köpeklerden alırlar.Ayrıca hasta dişilerin vulvalarının yalanması ve idrarlarının alınması yolu ile de bulaşmalar olmaktadır.Dişiler de yine çiftleşme ve hastalığın etkeni olan bakterilerin ağız yolu ile alınması neticesinde hastalığa yakalanırlar.Bu nedenle dişi köpekler üreme öncesinde brusellosiz yönünden kontrol edilmelidir.


ROTTWEİLER

Kökeni: İtalyan mastiffi'nden geldiği düşünülmektedir.

Tanımı: İri ve güçlü bir gövdesi vardır. Erkeklerin yüksekliği 60-68 cm, ağırlığı 50 kg kadardır. Dişiler biraz daha küçüktür. Tüyleri kısa, sert ve kalındır.

Kişiliği: Dengeli, sakin, itaatkar, cesur ve kolay eğitilir. Sadece efendisi saldırıya uğradığı zaman sertleşir.

Özelliği: Çoban ve polis köpeği olarak kullanılır, daha önemlisi iyi bekçi ve muhafızdır. İyi bir aile köpeği olabilir ve özellikle çocuklarla arası iyidir.




ALMAN ÇOBAN KÖPEĞİ

Kökeni: Almanya.

Tanımı: 30-40 kg kadardır. Erkekler 60-65 cm, dişiler 55-60 cm yüksekliktedir. Yüksek zekalı bir ırktır.

Kişiliği: Çocuklarla gayet iyi iletişim kuran, diğer köpeklerle uyumlu, hareketli, mükemmel koku alan burna sahip bir köpek türüdür. Cesur, neşeli, sadık, kararlı, vefalı, efendisine ve çocuklara sevgi duyan, öteki hayvanlara karşı hoşgörülü, yabancılara karşı uyanık, kolay eğitilir.

Özelliği: Askeriyede, polis birliklerinde muhafız köpeği olarak, evlerde bekçi köpeği amaçlı kullanılabilir. Ayrıca iyi bir aile köpeğidir.






AMERİKAN PİTBULL TERRİE

Kökeni: Bu savaşçı köpek 19. yüzyılda İngiltere'nin Staffordshire bölgesinde Bulldog ile çeşitli terrierlerin çiftleştirilmesiyle elde edilmiştir. ABD'ne getirilen bu cins burada onun ağırlığını arttıran ve başının daha güçlü hale gelmesini sağlayan Amerikalı yetiştiriciler tarafından mükemmelleştirilmiş ve şu anki durumunu almıştır.

Tanımı: Erkekler 44-46 cm, dişiler ise 40-42 cm yüksekliktedir. Ağırlıkları 17-20 kg kadardır. Güçlü, kaslı bir gövdesi vardır; aynı zamanda çok çeviktir. Kısa kuyrukludur; yatay duruşlu kalın, kısa, parlak tüyleri vardır. Her renk olabilir. Ancak erkeklerin %80'i beyazdır. Amerikan Köpek Kulübü tarafından American Staffordshira, İngiliz Köpek Kulübü tarafından ise Amerikan Pitbull Terrier olarak 2 grup olarak sınıflandırılmışlardır.

Kişiliği: Çok eski savaş köpeklerinin de genetik özelliklerini aldığından çok cesur ve çok canlı bir köpektir. Düşmanıyla öldüresiye savaşır. Ancak, asgari bir eğitimle yabancıların niyetini anlayabilmesini sağlayacak kadar yetenekli, sakin, iyi huylu ve itaatkar bir köpek haline gelebilir.

Özelliği: Mülk bekçisi olarak çok iyi sonuç vermiştir. İnsana eşlik eden köpek olarak da değerlidir. Sonuçta herşey pitbullunuzu nasıl eğittiğinize bağlıdır.



BEAGLE

Kökeni: Elizabeth çağında Harrier ile eski İngiliz Tazısı’nın çiftleştirilmesiyle geliştirildi.

Tanımı: Harrier'e benzer. Fakat daha kısa bacaklıdır. Dayanıklı ve çok hareketlidir. Yüksekliği 33-40 cm, ağırlığı 8,2-13,6 kg’dır. Ayakları yuvarlak ve güçlüdür. Tüyleriyle ayırt edilebilen iki ayrı tipi vardır: Biri yumuşak, diğeri sert tüylüdür. Siyah desenli mavi, beyaz, siyah, portakal veya üç renklidir.

Kişiliği: Duygulu, neşeli, temiz, sakin, hoş görünüşlü, güzel sesli bir cinstir.

Özelliği: Av köpeği amaçlı olarak uzmanlaşmıştır. İnsana eşlik eden köpek olarak da olumlu bir şöhrete sahiptir. Minyatür bir türü de vardır. Elizabeth Baegle'ı denilen bu türün yüksekliği 30 cm kadar ağırlığı ise 10 kg’dır. Geçmişte avcılar bu minyatür köpeği atların terkisinde ava götürürlerdi.





BOXER

Kökeni: Bu cins 1850 yılında Münih'te Bullenbeisser Mastiffi ile Bulldog'un çiftleştirilmesiyle geliştirildi. Bu cinslerin ilki, ayı avında kullanıldı; ikincisi ise, boğalarla dövüşmek için. Atalarının vahşi içgüdülerinin bu geçmişten kaynaklandığı düşünülmektedir.

Tanımı: Başı vücuduyla orantılı, etsiz ve kırışıksız olmalıdır. Üst çenesi, alt çenesinden biraz daha çıkık ve yukarı doğru kıvrıktır. Kuyruk çok kısa ve dik duruşlu, ön bacaklar düz ve paraleldir. Yükseklik erkeklerde 57-63 cm, dişilerde 52,2-58,4 cm; ağırlık erkeklerde 34-35 kg, dişilerde ise 26-28 kg arasında değişmektedir.

Kişiliği: Boxer iyi huylu, sadık, çocukları sevecen ve kin duymayan bir köpektir. Tabii ki, aldığı eğitime bağlı olarak saldırgan bir yapı da gösterebilir.

Özelliği: Polis, bekçi ve sakatlar için rehber köpek olarak kullanıldığı gibi, rehabilitasyon merkezlerinde hastalara moral vermek amacı ile de kullanılır. Sahipleri ve çocuklar için çok iyi bir arkadaş olabilir.






BULLMASTİFF

Kökeni: 1924'te Mastiff ile Bulldog'un çiftleştirilmeleri sonucu elde edilmiştir.

Tanımı: Güçlü ve hantal olmayan bir köpektir. Erkekler 63,5-68,5 cm ve 50-56 kg, dişiler 61-66 cm yüksekliğinde ve 45-54 kg ağırlığındadır. Tüyleri açık kahverengi, kızıl ve kaplan renklerinin bütün tonlarını taşır; kısa ve serttir.

Kişiliği: Neşeli, korkusuz, dengeli, itaatkâr ve duygulu bir ırktır. Ancak, bu köpekler gerçekten enerjik insanlar içindir.

Özelliği: Avcı, muhafız ve bekçi köpeği amaçlı kullanılabilir.

Gereksinimi: Şişmanlamaya yatkın bir tür olduğu için iyi bir beslenme rejimi uygulanmalı ve sık sık yürüyüşe çıkartılmalıdır.



DALMAÇYALI

Kökeni: İlk İngiltere'de görüldüğü için İngiltere kökenli olduğu düşünülmektedir.

Tanımı: Erkekler 55-60 cm, dişiler 50-55 cm yüksekliktedir. Ağırlığı 25 kg kadardır. Tüyleri, kısa, sert, sık ve parlaktır. Temel rengi daima beyaz olup, üzerinde siyah ya da koyu kırmızı lekeler vardır.

Kişiliği: Sakin, sadık, bağımsız ama evden hoşlanan, son derece duyarlı bir cinstir. İnsana ihtiyaç duyar, aksi halde depresyona girebilir. Çocuklarla oynamayı sever. Mükemmel bir belleği vardır.

Özelliği: Av köpeği ve aile köpeği amaçlı kullanılabilir. Pislik ve çamurdan hoşlanmaz.


DOBERMAN PİNSCHER

Kökeni: Great Dane, Alman çoban köpeği. Rottweiler ve Pinscherin muhtemelen Beauceron ve İngiliz Tazısı ile çiftleştirilmesiyle 1860'da Almanya'da geliştirilmiştir.

Tanımı: Doberman kaslı ve son derece zarif bir köpektir. Erkekler 66-71 cm, dişiler 61-66 cm yüksekliğe sahiptir. Ağırlıkları 30-40 kg. kadar, tüyleri, kısa, kalın, sert ve vücuduna yapışıktır. Renkleri pas rengi lekeler taşıyan, siyah, koyu kahvedir.

Kişiliği: Dişiler, aileye karşı sakin, duyarlı ve duygulu, ancak yabancılara karşı kuşkucudurlar. Erkek son derece zeki, ancak aceleci ve genellikle saldırgandır.

Özelliği: Bekçi ve muhafız köpeği olarak kullanıllırlar, fakat dişiler apartman hayatına daha iyi uyum gösterirler.





GRAND DANUA

Kökeni: Almanya

Tanımı: Yetişkin bir Danua'nın omuzundan yere yüksekliği 72 cm'i geçebilir. Uzun, güçlü ve zarif bir vücudu vardır. Değişik renkleri vardır.

Kişiliği: Güvenilir, dost canlısı, uysal ve ailesine bağlı bir köpektir. Yabancılara karşı da kendine güvenli davranır ve kolay kolay sinirlenmez. Çocuklara bayılır fakat iri cüssesi yüzünden büyük çocuklara daha uygundur. Kolay eğitilebilir, fakat bu eğitimde tutarlılık ister.

Özelliği: Fazla bakım ve egzersiz gerektirmez. Diğer evcil hayvanlarla da iyi geçinir. Kendine güveni ve agresif olmayan, aile üyelerine karşı son derece bağlı ve nazik, yabancılara karşı biraz içine kapalı bir türdür.



KANGAL

Kökeni: Yapılan tüm araştırmalara rağmen Kangal ırkının kökenine ait yazılı bir bilgiye ulaşılamamıştır. Asurlular ve Babiller döneminde yaşadığı ve 17.yy da Orta Asya'dan Anadoluya geldiği görüşü yaygındır. Evliya Çelebinin, seyahatnamesinde Anadoluda yaşayan güçlü ve aslana benzeyen bir köpekten bahsetmesi bu görüşü desteklemektedir.

Tanımı: Erkeklerde boy 75-80 cm; kilo 50-60 kg, dişilerde boy 70-80 cm; kilo, 41-49 kg civarındadır. ortalama yaşam süreleri 12 yıldır. Burun yapısı küti çene yapısı sağlamdır. Siyah maskelidir. Tüyler orta uzunlukta, sert yapıdadır. Kirli beyaz, açık sarı, boz, kahverengi veya kırçıl renkte olabilir. Göz etrafı siyahtır. Kulaklar üçgen şeklinde, uçları yuvarlaktır. Ayaklar iri yapılı, kuvvetli, parmaklar bombeli ve genellikle siyahtır.

Kişiliği: Kangallar cesur, hızlı, zeki, ön sezileri kuvvetli hayvanlardır. Sahibine aşırı bağlıdır. Öğrenme yetileri çok güçlüdür. Görevlerine çok sadıktırlar. Kangal köpeğinin sürü koruma özelliği genetik yapısından gelir. Kurt boğan tek ırktır. Genellikle anne-babadan doğan kardeşlerin birbirleriyle çiftleşmedikleri tespit edilmiştir.

Özelliği: Çobak köpeğidir, büyük bahçeleri korumak içinde kullanılır.



MİNYATÜR PİNSCHER

Kökeni: Kısa tüylü Avusturya terrieri de denilir.

Tanımı: gövdesi alçak, sağlam yapılıdır. Ortalama 35-50 cm yüksekliğinde, 12-18 kg ağırlığındadır. Armut biçiminde bir baş, kalın bir burun, önden daha geniş bir görünüşü vardır. Kısa, açık sarı, açık kahverengi, kızılımsı siyah renklerinde olabilir. Tüylerinde her zaman beyaz lekeler vardır.

Kişiliği: Hareketli, inatçıdırlar. Refleksleri hızlıdır. Görünüşü güzeldir.

Özelliği: Bekçi köpeği ve aile köpeği olarak kullanılır.



POİNTER

Kökeni: İngiltere

Tanımı: Erkekler 63-69 cm, dişiler ise 61-66 cm arası olurlar. Büyük köpekler kategorisine girer. İnce bir kuyruğu ve ince bacakları vardır.

Kişiliği: Tam bir aristokratik köpektir. Gururlu ve sadıktır. Kaslı ve zarif vücuduyla gücün ve dinamizmin simgesidir.

Özelliği: Soylulara avlarında eşlik etmesi için yetiştirilmiştir. Sportif bir köpektir ve bu özelliğini her an gösterir. İyi bir dosttur fakat diğer evcil hayvanlarla arası pek iyi değildir. Hep zinde ve tetiktedir. Ağırbaşlı bir yapısı olduğundan dolayı insanlara ve hayvanlara gereğinden fazla yakınlık göstermez.






SHAR-PEİ

Kökeni: Çin

Tanımı: 48-58 cm arasında bir yüksekliği, 18-38 kilo arasında bir ağırlığı ve güçlü, sıkı bir vücut yapısı vardır. Tüyleri kısadır ve yer yer buruşuktur.

Kişiliği: Asil, ağırbaşlı ve ailesine karşı son derece bağlıdır. Yabancılara karşı başına buyruk ve bir miktar soğuk davranır.

Özelliği: Şehir köpeğidir. Fazla bakım gerektirmez. Çocuklarla ve evdeki diğer evcil hayvanlarla arası iyidir. Bir av ve bekçi köpeği olarak yetiştirilmiştir.


Sibirya kurdu

Kökeni: Sibirya kökenli bir köpektir.

Tanımı: Orta büyüklükte, dayanıklı, canlı, hoş görünüşlü, hareketli bir köpektir. Erkekler 53-60 cm, dişiler 51-56 cm yükseklikte; ağırlıkları erkeklerde 20.5-27 kg, dişilerde ise 16-22.5 kg’dır. -50, -60 derecedeki soğuğa dayanabilirler. Kurt grisinden gümüş griye, beyaz desenli açık kum renginden siyaha kadar her renk olabilirler.

Kişiliği: İnsanlara uyumlu ve duyguludur. İyi bir arkadaş olmakla birlikte, son derece inatçıdır ve kolay canı sıkılır.

Özelliği: Hafif olduğu için hızlı koşabilir ve bu özelliği nedeniyle kızak yarışlarında kullanılır. Özellikle Kanada'da ve ABD'nin kuzeyinde popülerdir.


alıntı

0 yorum: