24 Aralık 2007 Pazartesi

bir gececik

bir gececik uyuma,ne olur.
ayrılık kapısını çalma bir gececik.
bir gececik dostların gönlü olsun,
ne olur sabahı et bir gececik.

bir gececik gözlerimiz seninle aydın olsun,
kör olsun şeytan bir gececik.
dünyayı güzel kokular sarsın bütün.
karanlıklardan ışıklar aksın ovalara,
sofrandakiler dirilsin bir gececik.

bir gececik uyuma,ne olur,
ayrılık kapısını çalma bir gececik.
bir gececik ata bin,meydana gel.
gönüller bir gececik rahat olsun,
göğüsler meydana dönsün bir gececik…

yeniler giyinelim biz kulların,
Musa gibi sen bir sopa al eline.
sopa bir anda elinde yılan olsun.
Süleyman gibi sen karıncaların yanına var
karıncalar bir anda Süleyman olsun…

ne olur, bir gececik kapısını çalma ayrılığın
Mevlana






Demedim Mi?
Oraya gitme demedim mi sana?
Seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi benim?

Bir gün kızsan bana, alsan başını yüzbin yıllık yere gitsen
Dönüp kavuşacağın yer benim demedim mi?

Demedim mi şu görünene razı olma
Demedim mi sana yaraşır otağ kuran benim asıl.
Onu süsleyen bezeyen benim demedim mi?

Ben bir denizim demedim mi sana.
Sen bir balıksın demedim mi,
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
Senin duru denizin benim demedim mi?

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan benim,
Senin kolun kanadın benim, demedim mi?

Demedim mi yolunu vururlar senin,
Demedim mi tövbeni bozarlar senin.

Oysa senin ateşin benim, sıcaklığın benim demedim mi?
Onu süsleyen bezeyen benim demedim mi?

Ben bir denizim demedim mi sana.
Sen bir balıksın demedim mi,
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
Senin duru denizin benim demedim mi?

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan benim,
Denin kolun kanadın benim, demedim mi?

Demedim mi yolunu vururlar senin,
Demedim mi tövbeni bozarlar senin.

Oysa senin ateşin benim, sıcaklığın benim demedim mi?

Ey Balçık Dünya

Seni bildim bileli,
ey balçık dünya,
başıma nice belâlar geldi,
nice mihnet, nice dert.
Seni sırf belâdan ibaret gördüm,
seni sırf mihnetten, dertten ibaret.

İsa'nın yurdu değilsin sen,
yayıldığı yersin eşeklerin.
Nerden tanıdım seni bilmem ki,
nerden parçası oldum bu yerin,

Bana vermedin bir yudum tatlı su,
sofranı yaydın yayalı.
Elimi ayağımı bağladın gitti,
elimin ayağımın farkına varalı.

Bırak da bir ağaç gibi
yerin altından çıkarıp ellerimi
sevgilinin havasıyla sarmaşdolaş olayım,
uzayıp gideyim bâri.

Ey çiçek, dedim çiçeğe,
dedim, bu küçük yaşta sen,
neden ihtiyar oldun bu kadar,
dedim, nasıl oldu bu böyle?

Çocukluktan kurtuldum, dedi çiçek,
sabah rüzgârını tanıyalı,
hep yukarlara doğru çıkar
yukarlardan gelmiş bir ağaç dalı.

Şunu da söyledi çiçek:
Madem aslımı tanıdım,
madem yersizlik âlemi aslım,
artık bana tek bir şey düşecek:
Yücelip aslıma gitmek.

Sus yerter artık,
var git yokluğa haydi,
yoklukla yok ol.
Git, yokluklardan tanı
yokluktan var olanı
.Bu ne güzel koku böyle,
bu ne güzel koku.
Gül bahçesinden yoksa gelen o mu?
Gece mi bu gelen, misk mi bu, amber mi bu?
Bu ne güzel koku böyle,
bu ne güzel koku.
O pazardan tezcecik yoksa o mu geliyor,
yoksa güzelimiz geri mi geliyor ne?

Bu nasıl yüz böyle,
bu nasıl ışık?
Bu nasıl ay böyle,
bu nasıl güneş?
Mağradan mı çıktı,
dağdan mı iniyor,
o yalnızlığın adamı,
o dost?

Boş yere arama şarap testisini sen.
Koklama onun ağzını sen boş yere.
Şu meyhaneciden mi geliyor sandın onu;
dostum, onu sen kendin gibi belleme.

Yolda o yapayalnızsa ne olur?
Başında sarık yoksa ne çıkar?
Ne bundan güneşe bir leke olur,
ne ayın gösterişine zarar.

Bu gece uyuma dostum, uyuma.
Bir kolayına getir onu bul.
Sarhoşlar meclisine hep böyle geceleyin gelir o.
Bu gece uyuma dostum, uyuma.

Biz duvara asılı duran resimleriz.
Bizi yapan ressamın varlık şavkı
duvarın üzerine bir vurdumu,
bakarsın o anda canlanıvermiş, kımıldanmışız
Onun selvi boyu bir göründü mü,
bakarsın dünya güllük gülistanlık.
Kalktı bir salındı, kendinibir gösterdi mi.
bakarsın kıyamet koptu gitti.

Bakarsın Calinus gibi hastalar ülkesindendir o.
Bakarsın hayret yurdunda dolaşır hastalar gibi.

Sustum artık ben,
sustum artık
Bu şiir utanıyor ondan...

BU AYRILIK

Kusuruma bakmayın benim, dostlar,
bağışlayın beni.
Ben davullara, bayraklara aldırmayan
bir padişahın yoluna düşmüşüm,
deli divane olmuşum.
Çok uzaklardan yürüyen bir adam gibiyim ben,
çok uzaklardan geçen bir hayal gibi.
Ama yok da sayılmam hani,
var olan bir şeyim ben.

Haydi ben bensiz geleyim,
sen sensiz gel.
Ne varsa şu ırmağın içinde var,
soyunalım iki can,
dalalım şu ırmağa, hadi.
Bu kupkuru yerde yakınmadan gayri ne gördük,
bu kupkuru yerde ne gördük zulümden gayri.

Bu ırmakta ne ölmek var bize,
bu ırmakta ne gam var, ne keder var, ne dert.
Bu ırmak alabildiğine yaşamaktan,
bu ırmak iyilikten, cömertlikten ibaret.

Durma, çabuk gel, gelmem deme.
Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır, dostum,
senin şânına sadece gelmek yaraşır.



BİZİM CANIMIZA GELSİN
Hastalıklar senden uzak olsun, ey canlarımızın rahatı,
ey gören gözümüz,
kem gözler senden uzak olsun!

Bedenin sağlam olsun, ay yüzlü güzel,
gölgen başımızdan eksik olmasın!

Gül bahçesine benzeyen yüzün,
o gönül otlağımız,
ovamızın yeşilliği,
nasılsa hep öyle kalsın,
hep öyle taze, yeşil.

Bizim canımıza gelsin
senin bedenine gelen ağrı.



BAŞKA YARINLAR
Bugün yüzünde bir başka güzellik var senin,
bugün dudağında başka bir tad var,
boyunda başka bir yücelik.
Bugün kırmızı gülün bir başka daldan.

Ayın gökyüzüne bugün sığmamış.
Göklere benzeyen göğsün bugün daha geniş.
Hangi yanından kalktın bu sabah, söyle,
bir başka kavga var dünyada senin yüzünden,
dünyada bir başka gidiş

Biz senin gözlerinden gördük
aslanlara meydan okuyan o ceylanı,
Başka bir ovası var o ceylanın bugün
iki cihandan da dışarı

Seven insanın ayağı mı yok,
işte ona ölümsüzlük kapandı.
Yukarılarda onunla uçar gider.

Gözlerinin denizinde onu arama.
O inci bir başka denizde.

Bakarsın bugün sever bu yürek,
yarın sevilir bakarsın.

Yüreğimin özünde başka yarınlar var.
BU ŞİİR ONDAN UTANIYOR.
Bu ne güzel koku böyle,
bu ne güzel koku.
Gül bahçesinden yoksa gelen o mu?
Gece mi bu gelen, misk mi bu, amber mi bu?
Bu ne güzel koku böyle,
bu ne güzel koku.
O pazardan tezcecik yoksa o mu geliyor,
yoksa güzelimiz geri mi geliyor ne?

Bu nasıl yüz böyle,
bu nasıl ışık?

Bu nasıl ay böyle,
bu nasıl güneş?
Mağaradan mı çıktı,
dağdan mı iniyor,
o yalnızlığın adamı,
o dost?

Boş yere arama şarap testisini sen.
Koklama onun ağzını sen boş yere.
Şu meyhaneciden mi geliyor sandın onu;
dostum, onu sen kendin gibi belleme.

Yolda o yapayalnızsa ne olur?
Başında sarık yoksa ne çıkar?
Ne bundan güneşe bir leke olur,
ne ayın gösterişine zarar.

Bu gece uyuma dostum, uyuma.
Bir kolayına getir onu bul.
Sarhoşlar meclisine hep böyle geceleyin gelir o.
Bu gece uyuma dostum, uyuma.

Biz duvara asılı duran resimleriz.
Bizi yapan ressamın varlık şavkı
duvarın üzerine bir vurdu mu,
bakarsın o anda canlanıvermiş, kımıldanmışız
Onun servi boyu bir göründü mü,
bakarsın dünya güllük gülistanlık.
Kalktı bir salındı, kendini bir gösterdi mi.
bakarsın kıyamet koptu gitti.

Bakarsın Calinus gibi hastalar ülkesindendir o.
Bakarsın hayret yurdunda dolaşır hastalar gibi.

Sustum artık ben,
sustum artık
Bu şiir utanıyor ondan.



GELDİ
Güneşim, ayım geldi.
Gözüm, kulağım geldi.
Gümüş bedenlim geldi.
Altın madenim geldi.
Başımın sarhoşluğu geldi.
Gözümün nuru geldi.
Başka bir şey dilediysen
işte o başka bir şeyim geldi.

Yolumu vuran geldi.
Tövbemi bozan geldi.
gümüş bedenli güzel
kapımdan ansızın çıkageldi.

Ey eski dostum benim,
bak bugün dünden çok iyi,
Dün ondan bir haber almıştım,
hemen sarhoş olmuştum.
Dün gece onu mumla aramış durmuştum.
Bak bugün bir demet gül gibi
yol uğrağıma geliverdi.

Şarap içmeliyim şarap,
şimşekler saçmalı aklım,
bunun tam vakti.
Kuş olmalıyım, uçmalıyım,
kolum, kanadım geldi.

Bir anda aydınlık içinde dünya.
Bir anda dünya sabahlar gibi.
İşte bağırmanın tam zamanı şimdi.
İşte kükremenin tam zamanı.

Benim koca aslanım geldi.


YENİLİĞE DOĞRU
Her gün bir yerden göçmek
Ne iyi

Her gün bir yere
Konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan
Akmak ne hoş

Dünle beraber
Gitti cancağızım

Ne kadar söz varsa
Düne ait
Şimdi yeni şeyler
Söylemek lazım.

Mevlana Celaleddin Rumi
ALINTI

0 yorum: